Mirasta Denkleştirme Davası

Mirasta Denkleştirme Davası


Denkleştirme, kanuni mirasçıların payları arasında eşitsizliği gidermek amacıyla net terekenin yeniden belirlenerek, payların eşitlenmesi işlemidir.  Denkleştirme kurumu ile kanuni mirasçılar arasında pay eşitliğini sağlamak, adalet ve hakkaniyeti gerçekleştirmek amaçlanmış ve Türk Medeni Kanunu’nun 669  ve devamı maddelerinde  düzenlenerek kanunumuzda yer almıştır.

            Türk Medeni Kanunu’nun 669. Maddesi ile denkleştirme kurumunun genel kaidesi ve tarafları düzenlenmiştir. İşbu düzenlemeden hareketle denkleştirmeye konu olabilecek kazandırmaların yalnızca karşılıksız sağlararası kazandırmalar olduğu görülmektedir. Bu durumda ölüme bağlı tasarruflar denkleştirmeye tabi değildir. Diğer yandan denkleştirmeye tabi kazandırma miras bırakan öldüğünde kanunî mirasçı sıfatı kazanmış bir kimseye ve onun miras payına mahsuben yapılmış olmalıdır. Ayrıca sağlararası kazandırma miras bırakanın malvarlığından yapılmış olmalıdır ki diğer mirasçılar aleyhine eşitsizliğe sebep olup, kazandırma denkleştirme kapsamında değerlendirilebilsin

            Denkleştirme hem sağlararası işlemlerle teması hem de ölümden sonra talep edilebilmesi açısından kendine has özellikleriyle benzediği pek çok kurumdan ayrılmaktadır. Ancak  bu karma özelliğinden dolayı hukukî niteliği konusunda doktrinde tartışma mevcuttur. Hâkim görüş denkleştirme borcunun kanundan ve/veya miras bırakanın iradesinden kaynaklanan şahsî bir borç olduğu yönündedir.

            Denkleştirme kurumu mirasın paylaştırılması aşamasında gündeme gelmektedir. Bunun nedeni ise miras bırakanın ölümü esnasında mevcut mallar dışında,  miras bırakanın yasal mirasçılarına sağladığı denkleştirmeye tabi kazanımlarının da tereke mevcudunda yer alması gerektiğidir. Denkleştirmeye tabi kazanımlar tereke mevcuduna eklenirken, miras bırakanın sağlığında karşılıksız edindirdiği kazandırma halen mevcutsa aynen, eğer mevcut değilse kazandırmanın karşılığı terekeye iade edilir. Bu durumda denkleştirme aynen olabileceği gibi mahsuben de olabilmektedir.

            Doktrinde denkleştirme bazı yazarlarca ayrıma tabi tutulmaktadır. Bunlardan biri ise “kanuni denkleştirme-iradi denkleştirme” ayrımıdır.  Türk Medeni Kanunu’nun 669. Maddesinin II. fıkrasında düzenlenmiş olan alt soyun denkleştirme yükümlülüğü kural olduğundan kanuni denkleştirme iken; diğer mirasçıları denkleştirme ile yükümlü tutmak miras bırakanın iradesine bırakıldığından, bu tür bir denkleştirme iradi denkleştirmedir.

Bu ayrımın ortaya çıkmasına neden olan Türk Medeni Kanunu 669. Maddesinde  denkleştirme kavramı:

‘’Yasal mirasçılar, mirasbırakandan miras paylarına mahsuben elde ettikleri sağlararası karşılıksız kazandırmaları, denkleştirmeyi sağlamak için terekeye geri vermekle birbirlerine karşı yükümlüdürler.

            Miras bırakanın çeyiz veya kuruluş sermayesi vermek ya da bir malvarlığını devretmek veya borçtan kurtarmak ve benzerleri gibi karşılık almaksızın altsoyuna yapmış olduğu kazandırmalar, aksi mirasbırakan tarafından açıkça belirtilmiş olmadıkça, denkleştirmeye tâbidir.’’

Şeklinde düzenlenmiştir.

            Kanuni düzenlemede birinci fıkrada yer alan “…paylarına mahsuben…” ifadesi ile ikinci fıkrada yer alan “…aksi miras bırakan tarafından belirtilmiş olmadıkça…” ifadeleri farklı anlamlara gelmektedir. Buna göre, alt soy dışındaki mirasçılar için miras bırakan yaptığı tasarrufta, bu tasarrufu ancak miras payına mahsuben yaptığını belirtmişse, bu tasarruf denkleştirmeye tabi olacaktır. Dolayısıyla miras bırakanın tasarrufu yaparken susması, denkleştirme yükümlülüğünün doğmadığına delil sayılabilecektir.

            İkinci fıkrada ise fıkrada sayılan yahut ona benzeyen karşılıksız kazandırmaların yapılması durumunda, miras bırakan denkleştirmeden özellikle muaf tutulmamışsa tasarrufun denkleştirmeye tabi olacağı düzenlenmiştir.

   DENKLEŞTİME KOŞULLARI

  1. KAZANDIRMANIN SAĞLARARASI NİTELİK TAŞIMASI GEREKİR
  • Kazandırıcı işlemin, miras bırakanın sağlığında gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu nedenle ölüme bağlı tasarruflar denkleştirme konusu olamazlar. Bu tür bağışlamalarda Türk Borçlar Kanunu’nun 290. Maddesinin 2. Fıkrası  uyarınca vasiyete ilişkin hükümler uygulanır.
  • Miras bırakan sağlığında bir kazandırma taahhüdünde bulunduktan sonra bu taahhüdü gerçekleştiremeden ölürse, bu alacak hakkı da denkleştirmeye tabi tutulacaktır.
  • İntifa hakkı saklı tutularak yapılan bağışlamalar da ölüme bağlı tasarruf sayıldığından denkleştirmeye tabi değildir.
  • Miras bırakanın rücu şartı ile yaptığı bağışlama ölümü ile şartsız bağış niteliği alacağından denkleştirme konusu olamayacaktır.
  • 2.KAZANDIRMA KARŞILIKSIZ OLMALIDIR
  • Bağışlamalar, mirasçı lehine temlik, ayni veya alacak hakkı tesisi, mirasçının 3. Kişiye olan borcunun ödenmesi, ibra edilmesi vs. karşılıksız kazandırma örnekleridir.
  • Karma bağışlamalar kısmen karşılıksızdır.
  • Karma mahiyette kazandırıcı işlemin bağışlama olarak nitelendirilebilmesi için bağışlama iradesinin bulunması gerekir. Bir malın gerçek değerinin çok altında kanuni mirasçıya satılması durumunda bağışlama iradesinin varlığı kabul edilir.
  • Ancak yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre minnet duygularıyla ahlaki borcun yerine getirilmesi amacıyla yapılan kazandırmalar iadeye tabi değildir.  
  • 3.KAZANDIRMANIN YASAL MİRASÇI LEHİNE YAPILMIŞ OLMASI
  • Türk Medeni Kanunu’nun 669. Maddesinin 1. Fıkrası “Yasal mirasçılar…” şeklinde başlamaktadır.  Bu durumda denkleştirme konusu kazandırmanın yasal mirasçıya yapılmış olması ön koşul olarak karşımıza çıkmaktadır.
  • İade borcu ile iadeyi talep hakkı mirasçılıktan kaynaklanır bu nedenle mirasçılıktan çıkarma, mirastan yoksunluk ve mirastan feragat sözleşmesi nedeniyle mirasçılık sıfatı kaybedildiğinde; kişi kazandırmayı almış olsa dahi geri verme borcu ile beraber iadeyi talep hakkı da kalkar.
  •  Kanuni mirasçının atanmış mirasçı olarak tayin edilmesi halinde de, atanan mirasçının mirasta iade yükümlülüğü bulunmamaktadır. Bu nedenle Mirasçı olmayan kişilere yapılan kazandırmaların iadesi istenemeyecektir. Yalnız şartlar oluşmuş ise bu kazandırmalar tenkise tabi olacaktır.
  • Ayrıca Yargıtay içtihatlarına göre sağ kalan eş miras bırakanın altsoyu ile birlikte mirasçı olmuş ise mirasta denkleştirme istenemeyeceği gibi  geri verme yükümlülüğü de bulunmayacaktır.
  • 4.KAZANDIRMA MİRASBIRAKANIN MALVARLIĞINDAN YAPILMALIDIR.
  • Karşılıksız kazandırıcı işlemin konusunun mirasbırakanın sağlığında mirasçının mülkiyetine geçirilmiş veya mirasçı lehine ayni bir hak tesisi şeklinde olmalıdır.
  • 5.KAZANDIRMA MİRASÇININ MİRAS PAYINA MAHSUBEN YAPILMALIDIR.
  • Miras bırakan tarafından mirasçılara yapılan sağlararası kazandırmalar Türk Medeni Kanunu’nun  669. Maddesinin 1. fıkrası gereği mirasçının miras payına mahsuben yapıldığı ölçüde denkleştirmeye tâbidir.
  • Miras bırakanın kazandırmayı miras payına mahsuben yapıp  yapmadığı açık irade beyanı var ise beyandan yok ise karinelerden faydalanarak tespit edilir.
  • Altsoya yapılan kazandırmalar miras bırakanın iradesi aksi yönde olmamak şartıyla kanun gereği denkleştirmeye tabidir.
  • Altsoy dışındaki kanuni mirasçılara ve eşe yapılan sağlararası karşılıksız kazandırmaların denkleştirmeye tabi olabilmesi için ise denkleştirmenin miras payına mahsuben yapıldığının belirtilmiş olması gerekir.
  • Bu durumda ispat yükü kazandırma yapılan mirasçının altsoy olup olmadığına göre belirlenecektir.
  • Sonuç olarak miras bırakanın denkleştirmeden muaf tutma iradesi için ilk olarak dikkat edilmesi gereken, bu iradenin açık olması gerektiğidir. İradenin açık olmasından kasıt, başkaca bir unsur gerekmeksizin içeriğinin anlaşılabilmesidir. Ancak zımnî irade beyanları muafiyet sonucunu doğurmamaktadır.
  • 6. KAZANDIRMANIN KOŞULSUZ OLMASI
  • Kazandırma bir koşul veya yükümlülüğe bağlanmış art mirasçı veya yedek mirasçı gibi ikameli yapılmış ise iade talep edilemez.

                        KANUNEN DENKLEŞTİRMEYE BAĞLI  KAZANDIRMA ÇEŞİTLERİ

            Türk Medeni Kanunu 669. Maddenin 2. Fıkrasında denkleştirmeye tabi olan kazandırmalar  düzenlenmiştir.

’          TMK-669/2:     Mirasbırakanın çeyiz veya kuruluş sermayesi vermek ya da bir malvarlığını devretmek veya borçtan kurtarmak ve benzerleri gibi karşılık almaksızın altsoyuna yapmış olduğu kazandırmalar, aksi mirasbırakan tarafından açıkça belirtilmiş olmadıkça, denkleştirmeye tâbidir.’’

            Yukarıda görüldüğü üzere kanunda sayılan kazandırmaların özelliği altsoy mirasçılarına yapılmalarıdır. Kanunda kazandırmalar sınırlı olarak düzenlenmemiştir. Kanunda sayılmayan kazandırmaların ise denkleştirmede iadeye tabi tutulmaları için kanunun aradığı şart karşılıksız ve olağan sınırları aşacak şekilde yapılmasıdır.

            Yargıtay’ın yeni tarihli kararlarında altsoya yapılan ve olağan sınırları aşan tüm büyük kazandırmalar, miras bırakanın denkleştirmeden muaf tuttuğu davalı tarafından ispatlanmadıkça iadeye tabiidir.

            Türk Medeni Kanunu 669. Maddenin 2. Fıkrasında aksi yönde açık irade beyanı olmadıkça denkleştirmeye tâbi olduğu belirtilen kazandırmalar şu şekildedir

  1. ÇEYİZ GİDERLERİ

  Çeyiz kavramı yaşadığımız bölgede her ne kadar kız evlada verilen eşyalar ile bütünleşse de, 669. maddede kullandığı “altsoy” ibaresi gereği erkek çocuk evlenirken  verilen eşyalar da çeyiz kavramı içinde incelenmektedir.

            Çeyiz kavramına evin döşenmesine yarayan her türlü taşınır eşya dâhil olduğu gibi taşınmaz mal ve bu eşyaların alınması için verilmiş paralar da çeyiz olarak değerlendirilir.

            Türk Medeni Kanunu  675. Maddenin 2. Fıkrasında “Altsoy hısımlarının evlenmelerinde, alışılmış ölçüler içinde yapılan çeyiz giderleri hakkında denkleştirmeye tabi tutmama arzusunun bulunduğu asıldır.”

Ancak düğünde takılan takılar ve düğün masrafları çeyiz sayılmaz.

Bu durumda bir kazandırmanın çeyiz olarak nitelenip denkleştirmeye tâbi olup olmadığını saptama noktasında, aşağıda belirtilen kriterler dikkate alınmalıdır:

  • Mirasçının altsoyuna yaptığı kazandırma ev kurması amacıyla mı verilmiştir?
  • Ev kurma amacıyla verilen bu eşya alışılmış ölçüler kapsamında mıdır?

    Alışılmış ölçüler kavramı mirasbırakanın somut olayı gerçekleştirdiği tarihteki ekonomik durumuna göre belirlenir.

  • Alışılmış ölçüler kapsamındaysa miras bırakanın, yapılan kazandırmanın denkleştirmeye tâbi olacağı yönünde bir iradesi166 ispat edilmiş midir?

 Edilmiş ise denkleştirmeye tâbi olacaktır. Edilmemiş ise denkleştirmeden kurtulur.

  • Alışılmış ölçüler dışında ise m. 669/2’nin getirdiği karine gereği denkleştirmeye tâbidir. Kazandırmayı alan altsoy denkleştirmeden kurtulmak için, mirasbırakanın, kazandırmanın denkleştirmeye tâbi olmayacağı yönündeki açık iradesini ispat etmiş midir?

2-KURULUŞ SERMAYESİ

            Mirasbırakanın altsoy mirasçısına kendi ekonomik bağımsızlığını sağlaması maksadıyla verdiği kazandırmalar kuruluş sermayesi olarak adlandırılır. Altsoyun geçinebilmesi için verilen paralar ile oturması için tahsis edilen ev bu kapsamda değildir.

            Altsoyun ekonomik bağımsızlığının sağlanması amacıyla yapılan eğitim giderleri kuruluş sermayesi olarak değil benzeri giderler kapsamında iadeye tabiidir.

3.MALVARLIĞININ DEVRİ

            Türk Medeni Kanunu’nun 669. Maddesine göre çeyiz ve kuruluş sermayesinden başka bir malvarlığının devri de karine olarak denkleştirmeye tâbi tutulmuştur. Olağan sınırı aşan maddi yardım da kural olarak denkleştirmeye tabidir.

            Devredilen malvarlığında borçlar var ise borçlardan fazla olan kısım denkleştirmeye tabi tutulur.

4.İBRA VEYA BORÇTAN KURTARMAK

      Mirasbırakanın kendisine borçlu olan altsoyu sağlığında yapmış olduğu bir ibra sözleşmesi ile altsoyun üçüncü kişiye olan borcunu ödemesi hali kural olarak denkleştirmeye tabiidir.

      Ancak yapılan sözleşme ile 3. Kişiye halef olunmuşsa ya da borcunu ödediği mirasçıya karşı sebepsiz zenginleşme, vekaletsiz iş görme hükümleri gereği bir talep hakkına sahip olmuşsa artık  denkleştirme söz konusu olamayacaktır.

      Borçtan kurtarma sadece para borcuna yönelik değildir; yapma veya verme borçlarını mirasbırakanın ifa etmesi hâlinde de borçtan kurtarma söz konusu olabilir

5.BENZERİ KARŞILIKSIZ KAZANDIRMALAR

      Altsoyun ekonomik bağımsızlığını kazanmasını devam ettirmesini veya geliştirmesini sağlayan karşılıksız kazandırmalar da kural olarak denkleştirmeye tabidir.

                  KANUNEN DENKLEŞTİRMEYE TABİ OLMAYAN KAZANDIRMA ÇEŞİTLERİ

      Bu giderler alışılmış sınırlar içerisinde olmak şartıyla kural olarak miras bırakanın aksini istediği ispatlanmadıkça denkleştirmeye tabii değillerdir.

      Alışılmış ölçüler içerisinde olmak koşuluyla çocukların gönderildiği özel okullara vb. ödenen paralar eğitim öğretim gideri olarak değerlendirilebileceği gibi yurtdışında eğitim gören çocuklar için yapılan barınma ve beslenme giderleri de bu kapsamda değerlendirilir.

      Alışılmış ölçütün tespitinde hem yapıla giderlerin objektif değeri hem de mirasbırakanın o sıradaki sosyal ve ekonomik durumu göz önüne tutulur.

      Alışılmış giderlerin ölçüyü aştığı durumda yalnız aşan kısım iadeye tabi olacaktır. Yapılan tüm giderlerin miras bırakan tarafından iadeye tabi tutulmasını istediği ispatlanırsa tüm giderler iadeye tabi tutulur.

      Miras bırakan tarafından  torunlara yapılan eğitim öğretim giderleri alışılmış ölçü içerisinde kalsalar dahi denkleştirmeye tabiidir.

  GERİ VERMEKLE YÜKÜMLÜ MİRASÇININ SEÇİMLİK HAKKI VE DENKLEŞTİRME USULÜ

            Mirasta denkleştirmeyi talep durumu denkleştirmeyi talep etmek ve  kazandırmaya iştirak etmek olarak iki hakkı içerir.

            Kanunda belirtilen özellikleri doğrultusunda bir kazandırmanın denkleştirmeye tâbi olduğu belirlenirse, mirasçı bu kazandırmayı paylar arası denkleştirme sağlanmak üzere terekeye iade etmek zorundadır. Türk Medeni Kanunu’nun 671. Maddesi ile bu iadenin hangi surette olacağını düzenlemiştir. Buna göre lehine sağlararası kazandırma yapılan mirasçıya iade hususunda seçimlik haklar tanınmıştır.  Bu seçimlik hak kazandırma konusunun paradan başka bir şey yani taşınır ya da taşınmaz olması durumunda gündeme gelecektir. Seçim hakkı borçlu mirasçıya aittir. Eğer borçlu seçim hakkını kullanmazsa seçim  hakkı, alacaklı mirasçıya geçecektir.

            Bu durumda lehine sağlararası kazandırma yapılan mirasçı denkleştirme konusunu terekeye iade ederken ya aldığını aynen iade eder ya da kazandırma konusunun değeri, lehine tasarruf yapılan mirasçının pay değerinden fazla olsa bile payına mahsup edilir. Ancak maddenin ikinci fıkrasına göre miras bırakan aksi yönde tasarrufta bulunabilir. Yine aynı fıkra gereğince mirasçıların tenkise ilişkin hakları da saklı kalmaktadır.

            Seçim hakkı varması gerekli, tek taraflı irade beyanı ile kullanılır. Seçimlik hakka dair irade beyanı karşı tarafa tebliğ edildikten sonra dönmek mümkün değildir. Söz konusu seçimlik hak, bir kısmı aynen iade bir kısmı da mahsuben iade şeklinde kullanılamaz, bu haklardan biri mutlak olarak seçilmek zorundadır.

Ancak iade usulü miras bırakan tarafından belirlenmiş ise bu durumda seçimlik hak değil mirasçının belirlediği usule göre iade yapılır.  Yine seçimlik hak belirlendikten sonra     Diğer mirasçıların onayı alınmak şartıyla iade ile yükümlü mirasçı diğer denkleştirme yöntemini seçebilir.

            Edinilmiş mallara katılma rejiminde denkleştirme talebi söz konusu olduğu zaman, mal rejimi hükümleri miras hukuku hükümlerinden öncelikli olarak uygulama alanı bulur. Bu doğrultuda öncelikle sağ eşin malvarlığındaki kendi payının ve dolayısıyla ölen eşin malvarlığı tespit edilip, sonrasında bu miktar tereke kabul edilerek denkleştirme talep edilebileceği doktrinde ifade edilmektedir.

            Denkleştirmeye tabi kazandırmanın para olmadığı durumlarda denkleştirme kazandırmanın denkleştirme anındaki değerine göre yapılır. Denkleştirmeye konu şeyin eğer satışı gerçekleşmişse kazandırmanın denkleştirme anındaki objektif piyasa değeri esas alınır .

                                                    AYNEN DENKLEŞTİRME

            Seçimlik haklardan ilki olan aynen iade  kazandırmanın terekeye verilmesidir. Bu durumda kazandırma taşınmaz ise tescili,  taşınır ise zilyetliğinin devri, alacak ise de temliki gereklidir. Aynen iade ile mirasçı kazandırmayı hiç almamış hâle döndüğünden,  bundan böyle tıpkı diğer mirasçılar gibi paylaşıma katılır. Ancak yine de kazandırma konusu şeyin paylaşımdan sonra bu mirasçıya verilebilir.

      Bu yolu tercih eden mirasçı elde ettiği kazandırmayı aynen miras ortaklığına iade eder. Bu durumda iade edilen değer terekeye eklenir. Ve iade borçlusu diğer mirasçılar ile beraber paylaştırmaya eşit bir şekilde katılmış olur.

            Kazandırma konusu şey harcanırsa, tüketilirse veya mirasçının kusuru ile yok olursa, aynen iadeden değil zorunlu olarak mahsuben iadeden bahsedilir

      İade edilende eksilme var ise bu durumda mirasçının kusuruna göre değerlendirme yapılır. Kusurlu olduğu tespit edilirse tamamlanması istenir tespit edilmez ise mevcut hali ile paylaştırmaya devam edilir.

      Paylaştırmada taşınırlar ve tapusuz taşınmazların miras ortaklığına aynen iade şeklinde olurken, tapulu taşınmazların iadesi bir veya birkaç mirasçıya tapuda tescil edilmek suretiyle oluşur.

                                          MAHSUBEN DENKLEŞTİRME

            Seçimlik haklardan diğeri de mahsuben denkleştirme olup, bu durumda kazandırma konusu eşya denkleştirme anındaki değeri ile terekeye iade edilir.Mahsuben (değer itibariyle) denkleştirmede kazandırma konusu eşya aynen verilmeyip, değer itibariyle terekeye girmektedir. Kanun koyucu denkleştirme borçlusuna, kazandırma miktarı miras payından fazla olsa bile, mahsuben denkleştirmeyi seçme imkânı tanımıştır. Şayet mirasçı böyle bir haldeyken mahsuben denkleştirmeyi seçerse, miras payını alamayacağı gibi, paydan fazla kısmı da terekeye ödemek zorunda kalır.

            Bu yöntem ile denkleştirmeye tabi karşılıksız kazandırmanın denkleştirme tarihindeki rayiç değeri iade borçlusunun miras payından çıkarılarak bu bedelin miras ortaklığına iadesi sağlanır.

                           SEBEPSİZ ZENGİNLEŞME HÜKÜMLERİNE GÖRE GERİ VERME KAPSAMI

            İade konusu kazandırma iade anında sebepsiz zenginleşen mirasçıda ise istihkak davası yoluyla aynen iadesi istenebilecektir. Sebepsiz zenginleşme nedeniyle geri vermenin kapsamı zenginleşen kimsenin iyi ya da kötüniyetli olmasına göre değişmektedir.

            İyiniyetin bulunmadığı hallerde ispat yükü alacaklıdadır.

            Sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre borçludan faiz talep edilebilmesi için iyi niyetli zenginleşenin ihtar, icra takibi ya da dava yolu ile temerrüde düşürülmesi gerekmektedir.

            Zenginleşen iyiniyetli olması durumunda borçlu elinde kalanı vermekle yükümlüdür. Eğer zaruri ya da faydalı giderler yapmış ise bu giderler iade miktarından mahsup edilir. İade borcunun hesaplanacağı tarih ise zenginleşmenin iadesinin talep edildiği tarihtir.

            Zenginleşen kötüniyetli ise kazandırma yapılan kimse zenginleşmenin tamamını vermekle yükümlüdür. Kötüniyetli zenginleşen faydalı ve zorunlu giderler yapmış ise yalnızca geri verme zamanında mevcut olan değer artışının mahsup edilmesini talep edebilir.

                                               EŞİN MİRASTA İADE SORUMLULUĞU

      Sağ kalan eş altsoy ile beraber mirasçı ise mirasbırakanın aksi yönde açık iadesi olmadığı sürece iade ile sorumlu değildir.

                                                 DAVANIN TARAFLARI

      Mirasta iadenin gerçekleşebilmesi için en az iki mirasçı bulunmalıdır. Davacı taraf yasal mirasçı davalı taraf ise karşılıksız kazandırma yapılan kimsedir.

      Yargıtay ve doktrinde baskın olan görüşe göre altsoy ile sağ kalan eşin birlikte mirasçı olması durumunda mirasta denkleştirme talep hakkı bulunmadığı yönündedir.

      Denkleştirme talep hakkı bulunan birden fazla mirasçı olması durumunda yalnız birinin denkleştirme talep etmesi yeterlidir. Ancak Yargıtay kararları davanın,  davacının miras payı oranında karar bağlanacağı yönündedir.

                                         GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME

      Davanın miras bırakanın son yerleşim yerinde bulunan asliye hukuk mahkemelerinde açılması gerekmektedir.

                                                      ZAMANAŞIMI

      Denkleştirme davasında terekenin taksiminden itibaren on yıllık genel zamanaşımı süresi geçerli olacaktır. Ancak tereke taksimi yapılana kadar zamanaşımı süresi işlemeye başlamayacaktır.

                                                            İSPAT

A-Altsoy Mirasçılara Karşı Yapılan Karşılıksız Kazandırmalarda:

            Karine miras bırakanın sağlığında altsoyu lehine yaptığı karşılıksız kazandırmanın mirasta denkleştirmeye tabi olduğu yönündedir. Miras bırakan kazandırmanın denkleştirmeye tabi olmadığını açık veya zımni bir irade açıklaması ile bildirmesi durumunda denkleştirmeye tabi olmayacaktır.

            Bu irade açıklaması özel bir şekil şartına tabi olmayıp söz ve davranışlarla da yapılabilir.

            Altsoya yapılan kazandırmanın ispatı lehine kazandırma yapılan davalıya ait olup davalı miras bırakanın iradesini her türlü delille ispatlayabilir

B-Altsoy Mirasçılar Dışındaki Mirasçılara Karşı Yapılan Karşılıksız Kazandırmalarda:

            Bu durumda yapılan karşılıksız kazandırmaların denkleştirmeye tabi olabilmesi için mirasbırakanın denkleştirmeye tabi olarak kazandırmayı yaptığını belirtmiş olması gerekir.     

            Bu kazandırmanın iadeye tabi olduğunun ispatı davacıya aittir.

            DENKLEŞTİRME DAVASININ TENKİS DAVASINDAN FARKLARI

-Denkleştirme davası tenkis davasından daha kapsamlı bir davadır.

-Tenkis davasında saklı payların ihlal edildiği kısım kanuni sınıra indirilir.

-Denkleştirme davası sadece karşılıksız sağlararası kazandırmalar için söz konusu iken tenkis davası hem sağlararası hem de ölüme bağlı tasarruflar için geçerlidir.

-Denkleştirme davasını tüm kanuni mirasçılar açabilirken tenkis davasını yalnız saklı paylı mirasçılar, mirasçının alacaklıları veya iflas masası açabilmektedir.

-Denkleştirme miras bırakanın iradesine bağlı iken tenkis davasında saklı payın aşılması durumunda miras bırakan iradesine bakılmaksızın dava açılabilir.

-Denkleştirme davası tenkis davasından daha geniş kapsamlı olduğundan ıslah suretiyle tenkis davasına dönüştürülebilir. Ancak tenkis davasının denkleştirme davasına dönüştürülebilmesi için davanın tümüyle ıslah edilmesi gerekmektedir.

-Denkleştirme davasında davalılar yalnızca kanuni mirasçılar iken tenkis davasında lehine kazandırma yapılan kişilerdir.

-Tenkis davası 1 yıllık hak düşürücü süreye tabi iken denkleştirme davası paylaştırma icrasına kadar zamanaşımına uğramaz.

-Mirasta denkleştirme talep edilen dava kapsamına tenkis girmemektedir. Çünkü Türk Medeni Kanunu’nun 565. Maddesinin 1. Fıkrasına göre bir kazandırma denkleştirmeden muafsa ancak o zaman tenkise tabi olabilir. Bu nedenle denkleştirme davası tenkis davası ile beraber terditli açılabilir.

-Her iki davanın beraber açılabileceği hallerden ilki TMK 672. Madde, ikinci durum ise eş ile beraber altsoyun birlikte mirasçı olduğu hallerdir.Bu ahlde genel görüş sağ kalan eşin denkleştirme alacaklısı olamayacağı yönünde olduğundan saklı payını ancak tenkis davası ile elde edebilecektir.