Bylock Tespit ve Değerlendirme Tutanağı, Roster (Kişi Listesi) Kayıtlarında Yer Alan Şahısların Tanık Sıfatıyla Dinlenmelerinden Sonra Sanığın Hukuki Durumunun Takdir ve Tayin Edilmesi Gerekirken, Eksik Araştırma ve Yetersiz Delillere Dayanılarak Yazılı Şekilde Hüküm Kurulması Hukuka Aykırıdır.

Bylock Tespit ve Değerlendirme Tutanağı, Roster (Kişi Listesi) Kayıtlarında Yer Alan Şahısların Tanık Sıfatıyla Dinlenmelerinden Sonra Sanığın Hukuki Durumunun Takdir ve Tayin Edilmesi Gerekirken, Eksik Araştırma ve Yetersiz Delillere Dayanılarak Yazılı Şekilde Hüküm Kurulması Hukuka Aykırıdır.


Örnek Dava & Karar Description

T. C.
Y A R G I T A Y
(3). C E Z A D A İ R E S İ

                                                                                                                                                    DURUŞMA TALEPLİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y  İ L Â M I

Esas No                         : 2021/15632
Karar No                        : 2023/253
Tebliğname No              : 16-2019/17728

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                 : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesi
TARİHİ                           : 14.01.2019
SAYISI                           : 2017/1153 E., 2019/17 K.
SANIK                           : M**** Ş** C**
SUÇ                               : Silahlı terör örgütüne üye olma
SUÇ TARİHİ                  : 25.08.2016
HÜKÜM                         :İlk Derece Mahkemesince verilen mahkumiyet kararına
yönelik istinaf başvurusunun esastan reddi
TEMYİZ EDEN              : Sanık müdafii
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Esastan ret

 

    İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 5271 sayılı Kanun’un 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.

    Sanık müdafiinin duruşmalı inceleme talebinin, 7079 sayılı Kanun’un 94 üncü maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanun’un 299 uncu maddesinin birinci fıkrası gereği takdîren reddine karar verilmekle, gereği düşünüldü:

    I. HUKUKÎ SÜREÇ

1. Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 09.10.2017 tarihli, 2017/31 Esas ve 2017/56 sayılı Kararı ile sanık hakkında “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan 5237 sayılı TCK’nın 314/2 nci maddesi gereği 5 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına, 3713 sayılı Kanun’nun 5/1 inci maddesi gereğince cezasından 1/2 oranında artırım yapılarak 7 yıl 6 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, TCK’nın 62/1 inci maddesi gereği cezasından taktiren 1/6 oranında indirim yapılarak neticeten 6 yıl 3 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hak mahrumiyetlerine ve tahliyesine karar verilmiştir.

2. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesinin 14.01.2019 tarihli 2017/1153 Esas ve 2019/17 sayılı Kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanık müdafiinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

3. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca özet olarak; temyiz sebepleri yerinde görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereğince temyiz davasının esastan reddine karar verilmesi görüşünü içeren Tebliğname ile dava dosyası Daireye tevdi edilmiştir.

    II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin temyiz istemi; deliller yetersiz olduğu, eksik araştırma yapıldığı, suçun unsurlarının bulunmadığı ve sair yönündedir

    III. OLAY VE OLGULAR

    Temyizin kapsamına göre;

     A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü

    Sanık M. Ş.C’nin FETÖ’ye bağlı olduğunu bildiğini ikrar ettiği Aydın Özel Yesevi Lisesinde öğrenim gördüğü, FETÖ ile iltisakı tespit edilerek KHK ile kapatılan Değerli Özel Eğitim ve Basım A.Ş.’ye ait Körfez Dersanesinde üniversiteye hazırlandığı, Dokuz Eylül Üniversitesi Matematik Bölümünden mezun olduğu, ikrarına göre üniversitede FETÖ’ye ait yurtta ders çalıştığı, mezun olduktan sonra SGK kayıtlarına ve ikrarına göre 2009-2010 yılları arasında Körfez Dersanesinde matematik öğretmeni olarak çalıştığı, 2012 yılı KPSS’de 91 puan alarak, 2013 yılında Maliye Bakanlığında veznedar olarak göreve başladığı ve sonrasında Kalkınma Bakanlığı saymanlığına görevlendirildiği, yine aşamalardaki anlatımına göre abisinin de İzmir’deki Özel Sahil Temel Lisesinde matematik öğretmenliği yaptığı, bu okulun da 15.07.2016’dan sonra kapatıldığı, eşi ve abisi hakkında da aynı suçtan soruşturma ve kovuşturmalar bulunduğu, eşine ulaşamadığı,
    Sanığın Bank Asya isimli finans kurumunda 30.09.2009 tarihinde hesap açtığı ve kredi kartı kullandığı, 28.04.2014 tarihinde ise bu hesabı kapattığı, sanığın 10.08.2014-20.02.2016 tarihleri arasında 0507 (…) (..) (..) nolu GSM hattı ile FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarınca kullanılan ByLock isimli kapalı devre haberleşme sistemini kullandığı, sanığın tespit edilen hattı sadece kendisinin kullandığını kabul ettiği, arama sonucunda ByLock tespit edilen cihazın da ele geçtiği, mesaj içeriklerine göre iki bayan şahsın görüşmelerinin bulunduğu, bu proğramı kullandığının teknik verilerle saptandığı,
    ByLock programının MİT tarafından tespitinin 2937 sayılı kanunun 4/i ve 6/1-g maddeleri nazara alındığında mevzuata uygun olduğu ve hukuka aykırı şekilde toplanmış bir delilin bulunmadığı ve sanığın örgüt üyeleri tarafından kullanılan gizli haberleşme sistemi olan ByLock programını kullanarak gizlilik unsuruna riayet etmesi gibi hususlar birlikte değerlendirildiğinde; eylemlerinde çeşitlilik ve yoğunluk bulunan sanığın, amacı, stratejisi yapılanması ve faaliyetleri itibariyle Ülke genelinde devletin güvenliğine, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın öngördüğü düzene ve bu düzenin işleyişine yönelik cebir, şiddet ve ağır suç teşkil edecek şekilde vahamet arz eden olayları gerçekleştiren FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün hiyararşik yapı ve organik bütünlüğüne dahil olduğu ve üzerine atılı silahlı terör örgütü üyeliği suçunun bu haliyle sübut bulduğu, iddia, savunma, cevabi yazı içerikleri ile yapılan yargılama ve toplanan delillerden anlaşılmıştır, şeklindedir.

     B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
    Soruşturma sırasında el konulan sanığa ait dijital materyaller hakkında mahallinde her zaman bir karar verilmesi mümkün görülmüştür.

    Yapılan yargılamaya, dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, karar yerinde gösterilip incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli delillere, mahkemenin kovuşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, suçun oluşumuna ve niteliğine uygun kabul ve uygulamasına, cezayı artırıcı ve azaltıcı sebeplerin nitelik ve derecesi takdir kılınarak, savunmanın inandırıcı gerekçelerle red edilmesine, hukuka uygun, yasal ve yeterli olarak açıklanan gerekçeye göre, verilen hükümde eleştiri dışında bir isabetsizlik bulunmadığından sanık müdafinin talepleri yerinde görülmemiştir, şeklindedir.

    IV. GEREKÇE
    Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan inceleme sonunda;
    a) Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26.09.2017 tarihli ve 2017/16-956 Esas ve 2017/370 sayılı Kararı ile onanarak kesinleşen, Yargıtay (Kapatılan) 16. Ceza Dairesinin İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarihli ve 2015/3 Esas, 2017/3 sayılı Kararında ve Dairemizin müstakar kararlarında; “ByLock iletişim sisteminin FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanmaları amacıyla oluşturulan ve münhasıran bu suç örgütünün bir kısım mensupları tarafından kullanılan bir ağ olması nedeniyle örgüt talimatı ile bu ağa dahil olunduğunun ve gizliliği sağlamak için haberleşme amacıyla kullanıldığının her türlü şüpheden uzak kesin kanaate ulaştıracak teknik verilerle tespiti halinde kişinin örgütle bağlantısını gösteren delil olacağı”nın kabul edildiği gözetilerek,

    ByLock kullanıcısı olduğunu kabul etmeyen sanığın, ByLock kullanıcısı olduğuna dair delilin atılı suçun sübutu açısından belirleyici nitelikte olması karşısında, hükümden sonra geldiği anlaşılan 211831 ID numaralı ByLock tespit ve değerlendirme tutanağının, sanık hakkında beyanda bulunan A.S. ve M.B.’ye ait ifade tutanaklarının 5271 sayılı Kanun’un 217 inci maddesi uyarınca duruşmada okunarak tartışılması, anılan şahısların tanık sıfatıyla usulüne uygun biçimde dinlenmelerinden sonra sanığın hukuki durumunun takdir ve tayin edilmesi gerekirken, eksik araştırma ve yetersiz delillere dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması,

     b-Kabul ve uygulamaya göre de:
1-Örgüte müzahir orta eğitim kurumlarında ve dersanede eğitim görmenin, Bank Asyadaki mutad bankacılık işlemlerinin, sanığın eşi ve abisi hakkında aynı suçtan soruşturma yapılmasının “suç ve cezaların şahsiliği ilkesi” dikkate alındığında müsnet suç yönünden delil veya örgütsel faaliyet olarak kabul edilemeyeceğinin gözetilmemesi,

2-Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 90 ıncı maddesinin son fıkrası ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6/3-c maddesi uyarınca, 5271 sayılı CMK’nın 150, 234 üncü ve 239 uncu maddeleri gereğince, sanıklara görevlendirilen zorunlu müdafii ücretlerinin sanıklardan yargılama gideri olarak tahsiline karar verilemeyeceğinin nazara alınmaması,

3- Örgüt mensubu olduğu kabul edilen sanık hakkında verilen cezanın, mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilirken uygulama maddesi olarak karar yerinde sadece TCK’nın 58/9 uncu maddesinin gösterilmesi gerekirken, anılan maddenin atıf maddesi olarak kabulü ile uygulama yeri bulunmayan TCK’nın 58 inci maddesi gereğince tekerrür uygulanmasına karar verilmesi hukuka aykırı bulunmuştur.

       V. KARAR

   Gerekçe bölümünün (a) ve (b) başlıklarında açıklanan nedenlerle sanık müdafiinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesinin 14.01.2019 tarihli, 2017/1153 Esas ve 2019/17 sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

    Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrası a bendi uyarınca Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

24.01.2023 tarihinde karar verildi.

Başkan                                Üye                                              Üye                                         Üye                                              Üye
M***** Ş******.        A**** Ö*******                        M****** K*********              E*** M*****                         F**** Ş****

SON PAYLAŞILANLAR

Son Paylaşımlar