Hizmet Tespit Davasında İspat ve Hak Düşürücü Süre

Hizmet Tespit Davasında İspat ve Hak Düşürücü Süre


Örnek Dava & Karar Description

TÜRK MİLLETİ ADINA

            T.C.
ANKARA
8. İŞ MAHKEMESİ                                                                                 GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO    : 2014/1089 Esas
KARAR NO : 2016/232

HAKİM         : E. Z. S. 
KATİP          : S. S.

DAVACI       :H. K –

VEKİLİ         : Av. HASAN TOK – Mebusevleri Mahallesi Ayten Sokak No:31/4 Tandoğan 06570 Çankaya/ ANKARA
DAVALI        : 1- SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞI. – . Merkez/ ANKARA
VEKİLİ         : Av. F. A.
DAVALI        : 2- SİVAS İL ÖZEL İDARESİ – Sivas Merkez/ SİVAS
VEKİLİ         : Av. M. Ü. B. – İl Özel İdaresi Sivas 58040 Merkez/ SİVAS
DAVALI        : 3- SİVAS ÇETİNKAYA BELEDİYESİ – Çetinkaya SİVAS

DAVA            : TESPİT

DAVA TARİHİ    : 15/05/2014

KARAR TARİHİ : 20/10/2016

KARAR YAZMA TARİHİ : 01/11/2016

Mahkememizde görülmekte bulunan Tespit davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

DAVA: Davacı vekili dava dilekçesiyle, davacının 1998 yılında Belediyede işe başladığını, farklı zamanlarda giriş çıkış yapılmasına rağmen aralıksız servis otobüs şoförü olarak kesintisiz çalıştığını, yaptığı işin süreklilik arz eden mevsimlik bir iş olmadığını ancak muhtelif önemlerde işe giriş çıkış yapılarak 5620 sayılı yasadaki 5 ay 29 günlük çalışma sınırına riayet edilmesinin sağlandığını bu şekilde davacının kadrolu işçi olmasının önüne geçildiğini, davacının işten giriş çıkışı sonrası çoğu zaman fesihten birkaç gün sonra bazı zamanlarda 15-20 gün sonra işe başladığını, ancak davacının kesintisiz çalıştığını ileri sürerek, davacının çalıştığı ancak kuruma bildirilmeyen sürelerin tesbitine karar verilmesini talep etmiştir.

CEVAP: Davalı İl Özel İdare vekili davaya verdiği karşılıkta, yargı yolu, yetki itirazı ile davacının Sivas İdare Mahkemesinde idare adına yapılan 2014/1487 aynı konuda dava açıldığından derdestlik itirazında bulunarak talebin zaman aşımına uğradığını, davacının kapanan belediyede sürekli işçi statüsünde çalışmayıp vize olurları doğrultusunda geçici personel olarak çalıştığını, bazı yıllarda hiç çalışmasının olmadığını ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
              Davalı kurum vekili yazılı cevap vermeyerek davanın reddini talep etmiştir.

CEVAP: Davalı Sivas İl Özel İdaresi vekili cevap dilekçesinde özetle: haksız açılanan davanın reddine kabul verilmesini talep etmiştir.

ÖN İNCELEME: Davacının Sivas İli Çetinkaya Belediyesindeki 1998 yılından itibaren sürekli ve kesintisiz olarak hizmet akdine tabi çalıştığının tespitine ilişkindir.

     01.10.2008 öncesi gerçekleşen çalışmalar açısından, 506 sayılı Yasanın 2.maddesinin 1. fıkrası “Bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanların bu kanuna göre sigortalı sayılacağı” hükme bağlamıştır. Yine Yasanın 6. maddesi çalışanların işe alınmaları ile kendiliğinden sigortalı olacağını, sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçilemeyeceğini, 9. madde ise işveden tarafından çalışanların kuruma bildirilmesi gerektiğini, bildirilmeyenlerin kurumca tespit edilmesi halinde kapsama alınacağı ise 10. maddesinde hükme bağlanmıştır.Kurumca çalışmaları tespit edilemeyen sigortalılar için 506 sayılı Yasanın 79. maddesinde özel düzenleme yer almaktadır. Maddenin 8. fıkrasında, yönetmelikte belirtilen belgeleri işveren tarafından kuruma verilmeyen veya çalışmaları kurumca tesbit edilemeyen sigortalıların, çalıştıklarını, çalışmalarının geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde mahkeme kanalıyla tespit ettirerek sigortalılık süresi olarak sayılması hükme bağlanmıştır.

     Yerleşik içtihatlar gereği sigorta hizmet tespit davaları kamu düzenine ilişkin olup, kişinin çalışmaları etraflıca araştırılmalı, yazılı belgeler özellikle göz önünde bulundurulmalı, gerektiğinde işyerinin niteliğine göre işyerinde çalışan diğer işçilerin tanıklıklarından faydalanmak suretiyle hüküm kurulmalıdır. Tesbit talebinde bulunan kişi SSK anlamında sigortalı niteliği taşımalı, diğer bir anlatımla Yasa kapsamında olan bir işyerinde, hizmet akdi ile çalışmış olmadır. Bu kişinin sigortalı olarak tescil edilmesi ise şart değildir.

     01.10.2008 den sonra yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasa’nın 86. maddesi de paralel düzenleme içermekte olup, maddenin 9. Fıkrasında; “Aylık prim ve hizmet belgesi işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları kurumca tesbit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıl içerisinde İş Mahkemesi’ne başvurarak, alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları dikkate alınır” hükmü 01.10.2008 sonrası gerçekleşen çalışmalar yönünden hizmet tesbit davalarının ana dayanağını oluşturmaktadır.

     506 sayılı Yasa mevzuatı ile yerleşen ve Yargıtay kararlan ile esasları belirlenen hizmet tesbiti davalarında 5510 sayılı Yasa mevzuatı da benzer hükümler içermekte olup, öncelikli olarak çalıştığı iddia edilen kişinin işveren ile arasındaki iş ilişkisinin ortaya konması gerekmektedir.

     Yargıtay kararlan gereği çalışma olgusunun her türlü şüpheden uzak kesin ve inandıncı ve mümkün ise öncelikli olarak yazılı deliller ile ispatlanması gerekmektedir.

    Yazılı delil bulunamadığı durumlarda ise, iddianın her halde işverenin aynı işyerinde çalışmış ve çalışmalan kuruma bildirilmiş kişilerin beyanları ile ispatlanması mümkündür.

    506 sayılı Kanunun “İşveren ve işveren vekilinin tarifi” başlığını taşıyan 4’üncü maddesinde, bu Kanunun uygulanmasında 2’nci maddede belirtilen sigortalılan çalıştıran gerçek veya tüzel kişilerin işveren olduğu belirtilmiştir. Diğer taraftan davanın temel yasal dayanağı, anılan Kanunun 79’uncu maddesinin onuncu fıkrası olup, söz konusu Kanunun 6’ncı maddesinde yer alan, sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamayacağı ve vazgeçilemeyeceği yönündeki düzenleme ile anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi göz önünde bulundurulduğunda, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin bu tür davaların kamu düzeni ile ilgili olduğu ve özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri gerektiği açıktır.


Bu bağlamda, hak kayıpları ile gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi ve temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde kendiliğinden araştırma yapılarak delil toplanabileceği dikkate alınmalıdır.


Hak düşürücü süre ile ilgili Yasal düzenleme hizmeti geçtiği yılın sonundan başlamak üzere 5 yıl şeklinde olup, bu süre zaman aşımı gibi talepten geriye doğru değil hizmetin bir bütün halinde değerlendirilmesi sonrası hizmetin sona erdiği yıldan itibaren 5 yıl içerisinde dava açılmış ise tüm döneme ilişkin değerlendirme yapılmasını gerektirmektedir.


Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde ; davacının 1998-2014 arasında tüm çalışmasının Belediyede gerçekleşmediği, 2001, 2002, 2006, 2007 ve 2008 yıllarında başka işyerlerin de çalıştığı anlaşılmaktadır. Davacının işverene sunduğu 14.02.2000, 08.05.2003 tarihli yazılar ve 16.02.2014 tarihli istifa geçmiş çalışmalarının kısmi süreli olduğunu ortaya koymaktadır.Ancak davacının İş Kur tarafından yönlendirilme ile 20.05.2009 da işe başladıktan sonra 6 ay dolmayacak şekilde çalıştırılıp işten çıkartıldığı ve aynı günlü yazılar ile birkaç gün sonrası için tekrar işe başlatıldığı anlaşılmaktadır.Davacının bu şekilde 3-10 gün arası işten çıkarılışının Mevzuat ve Genelge zorunluluğundan yapıldığı ancak fiilen bu tarihlerde çalıştığı kendisine çıkış bildiriminin yapıldığı gün yeniden işe çağın kağıtları verilmesi ve dinlenen tanık beyanları ile sabit olup davacının 20.05.2009 dan sonra gerçekleşen ancak kuruma eksik bildirilen 2009/10 ayda 2 gün, 2010/4 ayda 4 gün, 2010/10 ayda 1 gün, 2010/12 ayda 13 gün, 2011/11 ayda 2 gün sigortalı hizmeti belirlenmiştir.20.05.2009 öncesi dönem çalışmasının ise davacının dilekçeleri, istifaları nazara alındığında kısmi süreli olduğu bunun aksine işyerinin kamu kurumu olması da nazara alınarak ücret ödemelerini gösterir belgelerin bulunmadığı anlaşıldığından bu dönem yönünden talebin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıda belirtilen şekilde hüküm tesisi yoluna gidilmiştir.


HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçeye göre;
1-Davanın kısmen kabul kısmen reddine, davacının kuruma bildirilen hizmet süreleri dışında davalı Çetin KAYA Belediyesine ait 8630.58 sicil nolu işyerinde 2009/10 ay da 2 gün, 2010/4.ayda 4 gün, 2010/10.ay da 1 gün, 2010/12.ayda 13 gün, 2011/11.ayda 2 gün sigortalı hizmet süresini tespitine fazlaya ilişkin talebin reddine,
2- Alınması gereken 29,20 TL karar ve ilam harcının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3- 1.800,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine,
4- 1.800,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5- Davacı tarafın yapmış olduğu 300,00 TL bilirkişi ücreti, 373,00 TL tebligat ve posta gideri toplamı 673,00 TL ‘nin kabul ve red oranına göre 336,50 TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine,
6- Taraflarca yatırılan gider avanslarının kullanılmayan kısımlarının, HMK 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin huzurunda 5521 sayılı yasanın 8/2. Maddesi gereğince ve HMK 321/2. Maddesi uyarınca, gerekçeli kararın tebliğinin hükmün tefhimi olarak kabul edildiğinden gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 8 gün içinde temyizi kabil İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/10/2016

Katip 105952                                                                                                                                   Hakim 92585

İstinaf ve Yargıtay Karar Linki Aşağıdadır.

İSTİNAF KARARI PDF

YARGITAY KARARI PDF

SON PAYLAŞILANLAR

Son Paylaşımlar