Y13HD
Esas : 2016/25796
Karar :2019/2906
Tarih : 5.03.2019
Davacı, davalıya havale yolu ile ödünç olarak gönderilen bedelin geri ödenmemesi nedeniyle İcra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, davalının İcra inkar tazminatına mahkum edilmesini istemiştir. |
YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ KARARI:
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
Davacı, davalının eşinin kendisinden borç para istemesi üzerine davalının banka hesabına 25.000,00 TL havale ettiğini, ancak borç verilen bu paranın kendisine ödenmediğini, 13. İcra Müdürlüğü’nün 2015/13437 esas nolu dosyası üzerinden ilamsız icra takibinin yapıldığını, yapılan icra takibine davalının haksız itiraz ettiğini iddia ederek, itirazın iptali ile %20 inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, banka kanalıyla tarafına yapılan ödemenin kendi alacağı karşılığı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, havale makbuzlarında paranın borç olarak gönderildiğine ilişkin bir kayıt mevcut olmadığı, davacı tarafın, davaya konu paranın davalıya ödünç olarak gönderildiği yolundaki iddiasını HMK.’nın 200 ve devamı maddelerine göre kanıtlamakla yükümlü olduğu, ancak sunduğu bir delil mevcut olmadığından davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, davacının davalının banka hesabına 24.11.2014 tarihinde 25.000,00 TL borç olarak gönderdiğini iddia ettiği havalelerin iadesi için başlatmış olduğu takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalı, söz konusu havalelerin borç olarak gönderilmediğini, kendisinin davacıya borç verdiğini ve davacının da bu borcu ödemek amacıyla para gönderdiğini savunmuştur.
Davacı, dava dilekçesinde yemin deliline de dayanmış olduğundan, mahkemece davacıya yemin teklif hakkı hatırlatılmış olup, davacı tarafın yemin teklif etme haklarını kullanmayacaklarını bildirmeleri üzerine ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir. HMK’nın 199. maddesinde ”Uyuşmazlık konusu vakıaları ispata elverişli yazılı veya basılı metin, senet, çizim, plan, kroki, fotoğraf, film, görüntü veya ses kaydı gibi veriler ile elektronik ortamdaki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcıları bu Kanuna göre belgedir.” şeklinde düzenleme ile telefon mesajları da bu madde kapsamında belge olarak kabul edilmiştir. HMK’nun 202.maddesi hükmünde ”(1)Senetle ispat zorunluluğu bulunan hâllerde delil başlangıcı bulunursa tanık dinlenebilir.(2) Delil başlangıcı, iddia konusu hukuki işlemin tamamen ispatına yeterli olmamakla birlikte, söz konusu hukuki işlemi muhtemel gösteren ve kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından verilmiş veya gönderilmiş belgedir.” şeklinde düzenleme yapılarak bu tür belgeler yazılı delil başlangıcı kabul edilerek tanık deliline başvurma imkanı getirilmiştir.
Davacı delil olarak davalının eşi ile karşılıklı olarak birbirlerine gönderdikleri mesajlara dayandığından, davacının bu delilleri az yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu konu gerekçeli kararda hiçbir şekilde tartışılmamıştır. Söz konusu bu delillerin ne kadar sağlıklı olup olmadığı araştırılıp değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, mahkemenin değinilen bu yönü gözardı ederek yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren … gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05/03/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.