ÜÇÜNCÜ ŞAHIS TARAFINDAN AÇILAN MENFİ TESPİT
Borcunuzun olmadığı bir alacaklı size haciz ihbarnamesi gönderebilir. Keza siz alacaklı olduğunuz bir borç ilişkisinde borçlunuzun alacaklı olduğu veya borçlunuzun malını elinde tutan kimselere başvurabilirsiniz.
Takip alacaklısı takibin kesinleşmesinden sonra; borçlusunun, alacaklı olduğu üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının haczi için üçüncü kişilere “birinci haciz ihbarnamesi” tebliğ edebilir.
Birinci haciz ihbarnamesini alan üçüncü şahıs; borcu olmadığı veya malın elinde bulunmadığı, haciz ihbarnamesinin tebliğinden önce borcun ödenmiş, tüketilmiş veya kusuru olmaksızın telef olduğunu veya malın borçluya ait olmadığını, malin kendisine rehnedilmiş olduğunu yahut alacağın borçluya veya emrettiği yere verildiği gibi bir iddiada ise; haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde icra dairesine yazılı veya sözlü olarak itiraz etmelidir.
Üçüncü şahıs, haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde itiraz etmezse, mal elinde veya borç zimmetinde sayılır ve kendisine gönderilen haciz ihbarnamesine süresinde itiraz etmediği, bu nedenle de malın elinde veya borcun zimmetinde sayıldığı ikinci bir ihbarname ile kendisine bildirilir.
İkinci ihbarnamede ayrıca, üçüncü şahsın ihbarnamenin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde itirazda bulunması, itirazda bulunmadığı takdirde zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemesi veya elinde sayılan malı icra dairesine teslim etmesi istenir.
İkinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen veya elinde sayılan malı icra dairesine teslim etmeyen üçüncü şahsa onbeş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya elindeki malı teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye veya elinde sayılan malı teslime zorlanacağı bildirilir.
Üçüncü haciz ihbarnamesini alan üçüncü şahıs, icra takibinin yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde süresi içinde menfi tespit davası açtığına dair belgeyi bildirimin yapıldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde ilgili icra dairesine teslim ettiği takdirde, hakkında yürütülen cebri icra işlemleri menfi tespit davası sonunda verilen kararın kesinleşmesine kadar durur.
Açılan menfi tespit davasında üçüncü şahıs, takip borçlusuna borçlu olmadığını veya malın takip borçlusuna ait olmadığını ispat etmeye mecburdur. Üçüncü şahıs açtığı bu davayı kaybederse, dava konusu şeyin yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere bir tazminata da mahkum edilir.
Bu dava <<takibin yapıldığı yerde» açılabileceği gibi, üçüncü kişinin yerleşim yerindeki mahkemede de açılabilir. Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir asliye hukuk mahkemesidir. (HMK m. 2/1)
Bu dava, genel mahkeme yerine yanlış olarak icra mahkemesinde açılmış ve bu mahkemece «görevsizlik kararı» verilmişse, HMK 20/1’deki iki hafta içinde görevli genel mahkemeye (veya görevsizlik kararı vermiş olan icra mahkemesine) başvurulursa, dava süresinde, görevli mahkemede açılmış sayılır.
Dava üçüncü kişi tarafından, takip alacaklısına karşı açılır. Bu dava maktu harca tabidir. İİK’nın 89/3-son cümlesindeki amaç; iyi niyetli üçüncü kişilerin kolaylıkla menfi tespit davası açmak suretiyle, iddialarını ispatlamalarını amaçlamaktadır. Üçüncü kişi bu davayı, üçüncü haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren on beş gün içinde açmak zorundadır.
Bu süre hak düşürücü olduğundan davanın süresinde açılıp açılmadığı mahkemece doğrudan doğruya araştırılır ve davanın süresinden sonra açıldığını saptayan mahkeme «<süre yönünden reddine» karar verir.
Bu davanın konusu; üçüncü kişi / davacının, takip borçlusuna hiç ya da haciz ihbarnamesi ile haczedilen miktarda borcu bulunmadığının tespitine ilişkindir. Bu davada ispat yükü, davacı-üçüncü kişiye düşer.
Üçüncü kişi, açtığı menfi tespit davasında, <<takip borçlusuna borcu bulunmadığını>> veya <<malın takip borçlusuna ait olmadığını» kanıtlamak zorundadır. İspatı gereken husus <<olumsuz bir olay»> olduğundan, ispat külfetinin yerine getirilmesi oldukça zordur. Takip borçlusunun, davacı-üçüncü kişiden alacaklı olduğunu belirten borç doğuran bir ilişkinin davalı (alacaklı) tarafından ileri sürülmesi gerekir. Böyle bir ilişkiye dayanmadan soyut olarak; takip borçlusunun, davacı /üçüncü kişiden alacaklı olduğunun ileri sürülmesi ve bu ilişkinin neye dayalı olduğu açıklanmadan davacıdan borçlu olmadığını ispatlaması istenemez. Takip borçlusu da taraflarca istendiği takdirde, şahit olarak dinlenebilir. Ancak, hakim borçlunun ifadesini değerlendirirken oldukça hassas davranmalıdır.
Davanın Kabulü
Davacı üçüncü kişi, açtığı menfi tespit davasını kazanırsa; zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemekten kurtulur.
Birinci haciz ihbarnamesine süresinde itiraz etmeyerek davanın açılmasına davacının neden olduğu durumlarda davacı lehine -kural olarak- yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmez. Birinci haciz ihbarnamesine süresi içinde itiraz ettiği halde, İİK’nın 89/3. maddesinde ayrıca öngörülmediği için, «<davanın kabulüne>> karar veren mahkeme ayrıca davacı lehine bir tazminata hükmedemez.
Davanın Reddi
Davacı-üçüncü kişi, açtığı menfi tespit davasını kaybederse; zimmetinde sayılan borcu veya yedinde sayılan parayı/malı, icra dairesine ödemek (teslim etmek) zorunda kalır.
Mahkeme, davacı-üçüncü kişinin, davalı lehine takdir edilen nispi vekalet ücreti ile yargılama giderlerini ödemeye hükmeder. Ayrıca, dava konusu alacağın yüzde yirmisinden az olmamak üzere tazminata da kendiliğinden hükmeder.
Mahkemenin bu tazminata hükmedilebilmesi için, davalı-alacaklının bunu talep etmiş olmasına gerek yoktur. Bu tazminat, <<üçüncü kişinin, kötü niyetle menfi tespit davası açıp, takibi sürüncemede bırakmasına engel olmak için» kabul edilmiştir.
Olumsuz tespit davasının reddine ilişkin mahkeme kararının kesinleşmesine kadar, üçüncü kişi, zimmetinde sayılan borcu ya da malı ödemeye / teslim etmeye zorlanamaz.
Açtığı menfi tespit davasını kaybeden üçüncü kişi, «<takip borçlusu>> aleyhine bir sebepsiz zenginleşme davası açabilir. Çünkü, olumsuz tespit davasında verilen hüküm, o davada taraf olamayan takip borçlusu için «kesin hüküm>> oluşturmaz.
Asıl borçlu tarafından dava konusu borcun alacaklıya ödenmesi nedeniyle, üçüncü kişinin açtığı olumsuz tespit davası konusuz kalırsa, mahkeme davanın haksız olarak açılıp açılmadığını araştırıp yargılama giderleri ve vekalet ücretine tespit edeceği duruma göre hükmeder. Menfi tespit davasında, icra mahkemesince, üçüncü haciz ihbarnamesinin iptaline karar verilmesi halinde; «<istemin kabulüne» değil, «uyuşmazlıkla ilgili olarak karar verilmesine yer olmadığına» şeklinde hüküm kurulmalıdır.